Eylül
June 6, 2021 // croogy
Bostancı metrosunda doğru yolu gösteren işaret
Tenha olmayan Kadıköy caddelerindeki yağmur,
Umumi bir yalnızlık, kalbime baktıkça hatırladığım.
Ve tabii, telaşla karıştırdığım çantamda bulduğum iki küçük mektup.
Atmosferin engelleyemediği fotonların çarptığı yüzün;
Beyazın en güzel tonu bu.
Nergis çiçeklerinin pek de sulanmadığı bir ülkede,
iki çimen tanesi,
Nasıl da ilişiveriyor kirpiklerinin altına.
Ve bir rock şarkısının en can alıcı solosu,
Dudaklarından gırtlağına kadar.
Bakıp da gözlerine;
Cehennem muhtarının gözlerinde bile göremeyeceğin bir edayla
"Yanlış adamı seçtin!"
demek.
Tanrım, mahşer gününde çiçekler de mi yok olacak?
Nergisleri alma bu dünyadan, beyaz olanları sakla.
Bana inat dokunma onlara.
Evden bir sinir çıkıp, yıllardır aradığım plağı
Ve yanı başımdaki denizi bulduğum an.
Aşkın bulunduğu tarihten iki bin yıl sonra
Hatırladığım tını ve koku.
Burnuma yumruk yediğim o sessiz gece
Ve göz kapakçıkların.
Aklımı terk eden her bir anı için bir bira!
Şerefine vurduğum duvarlardaki cam
kırıkları.
Çıplak ayaklarına batar diye korktuğum
Yalnızlıktan içen adamların kırıkları.
Sahil dedik ya işte bir perşembe akşamı.
Akşam bile olmamışken üstelik.
Leş gibi bir hava, ne güneş ne bulut.
Ölüm mantıksızlığında kurduğum cümleler.
Ve yine ölümsüz yüreğimde kekelediğim kelimeler.
"Yanlış adamı seçtin"
Anladığın gibi her cümlem.
Yanlış anladığın her bir haykırışım için bir bira daha!
Ve tam da ağzımın içinden hissediyorsam nefesini,
Kıramadığım kalbini elime aldığımda.
Ve yine keskin bir edayla.